Hiç tanımadığınız biri size 'bir çocuk hiç çocuk' derse... ONA İNANIN!
26 Mayıs 2010 Çarşamba
18 Mayıs 2010 Salı
14 Mayıs 2010 Cuma
Çok zor bir gündü. Bitmeyen prosedürler, peşimi bırakmayan murphy, yarına yapılacak hazırlıklar, beklenen dosyalar, yetişmeyen hesaplar, aklımıza gelmeyip başımıza gelenler,
En kötüsü Şile'den gelen trafik kazası ve Safa'nın vefat haberi... En son da abimin yolda kaza yapması... Çok şükür ki arabadaki hasar ve yaşanan korku hariç bir problem yok.
Abimle ve sigorta şirketiyle yaptığım telefon görüşmeleri sırasında yaşadığım sıkıntıdan sen de etkilendin kızım. Önce biraz huzursuzlandın. Sonra da telefon görüşmelerini bitirince bana bakıp gülümsemeye başladın. Uyumadan önce son bir kez daha emzirmek için kucağıma aldığımda süt istemedin. Gözlerimin ta içine bakıp gülümsemeye devam ettin. O dakikalarda bana hiç olmadığı kadar sevgiyle baktın güzel kızım. O bakışlarını hayatım boyunca unutmam mümkün değil. İçini çekip mutlulukla çıkardığın o harika sesler kulağımda çınlıyor. İlk kez ellerini yüzüme doğru uzattın. Bana dokunabilmen için başımı sana doğru uzattığımda yanaklarımı tutuşun... Parmakların... O dakikalar o kadar güzeldi ki seni kaybetmekten ölesiye korktum. Hani filmlerde herşey en güzel yerinde yerlebir olur ya... Sanki öyle olacakmış gibi geldi.
Sabahtan beri ardarda gelen tüm sıkıntılara başka ne teselli olabilirdi? Şükürler olsun Rabbim. Anlatamıyorum ki... Dili yok kalbimin...
Abimle ve sigorta şirketiyle yaptığım telefon görüşmeleri sırasında yaşadığım sıkıntıdan sen de etkilendin kızım. Önce biraz huzursuzlandın. Sonra da telefon görüşmelerini bitirince bana bakıp gülümsemeye başladın. Uyumadan önce son bir kez daha emzirmek için kucağıma aldığımda süt istemedin. Gözlerimin ta içine bakıp gülümsemeye devam ettin. O dakikalarda bana hiç olmadığı kadar sevgiyle baktın güzel kızım. O bakışlarını hayatım boyunca unutmam mümkün değil. İçini çekip mutlulukla çıkardığın o harika sesler kulağımda çınlıyor. İlk kez ellerini yüzüme doğru uzattın. Bana dokunabilmen için başımı sana doğru uzattığımda yanaklarımı tutuşun... Parmakların... O dakikalar o kadar güzeldi ki seni kaybetmekten ölesiye korktum. Hani filmlerde herşey en güzel yerinde yerlebir olur ya... Sanki öyle olacakmış gibi geldi.
Sabahtan beri ardarda gelen tüm sıkıntılara başka ne teselli olabilirdi? Şükürler olsun Rabbim. Anlatamıyorum ki... Dili yok kalbimin...
13 Mayıs 2010 Perşembe
10 Mayıs 2010 Pazartesi
İlk anneler günüm... Hakan sabah kahvaltıdan önce verdiği hediyeyle ilk kutlayan olduğunu sanıyordu. Ama ilk hediyem bıdıktan sabahın beşinde gelmişti. Altı olmadan ikinci hediyem olarak ikinci k...sı, yedi buçukta üçüncüsü, dokuzda dördüncüsü geldi. Sabah on bile olmadan bıdık hanım iki kez banyo yaptı üstünü batırdığı için. Allah'tan dört güzel kokulu hediyeyle yetindi. Akşama kadar başka bir vukuatımız olmadı. Ama mis kokulu pırtlarla günümü süslemeyi tabi ki ihmal etmedi küçük bıdık hanım...
Kızım ne güzel gezdik dün seninle :) Önce Çamlıca'ya gittik. Biz dondurma yerken tabakların içine düşecektin neredeyse.
Oralı olmayınca da çığlık çığlığa bağırmaya başladın. Dondurmadan dudaklarına biraz sürünce dakikalarca şapırdadın. Görüntün çok komikti. Birkaç damla erimiş dondurmanın seni bu kadar mutlu edeceğini söyleseler inanmazdım doğrusu :) Her zaman olduğu gibi temiz havaya dayanamayıp uyudun arabanda. Sonra elbise dolabını düzenlemek için Praktiker'e uğradık. Yürümeye başladığında kendi kıyafetlerini seçebilmen için düzenledik dolabı. Tabi bu bana her gün dolap yerleştirme olarak dönebilir... Olsun :) Benim kızım mutlu olsun yeter ki :)
Yine resmini çekemedim. Bu fotoğrafı 10 gün kadar önce çekmiştim...
Yine resmini çekemedim. Bu fotoğrafı 10 gün kadar önce çekmiştim...
8 Mayıs 2010 Cumartesi
7 Mayıs 2010 Cuma

4 Mayıs 2010 Salı
Kızım nasıl başarıyorsun tam ben uyuyacağım zaman uyanmayı? Dün gece 3,5 saatten daha az uyudum sayende :) Şikayet etmiyorum
tabi ki. Yeter ki sen sağlıklı ve mutlu ol küçük yaramaz. Ama gerçekten tam başımı yastığa koyduğum an nasıl uyanıyorsun?
Ne kadar hassas alıcıların var başımı yastığa koyar koymaz (ama her seferinde) gözlerini açıp gülücükler saçmaya başlıyorsun...
Ağlayarak değil gülerek uyandığın için ne kadar şanslıyım... Güleryüzlü kızımsın benim...
Ne kadar hassas alıcıların var başımı yastığa koyar koymaz (ama her seferinde) gözlerini açıp gülücükler saçmaya başlıyorsun...
Ağlayarak değil gülerek uyandığın için ne kadar şanslıyım... Güleryüzlü kızımsın benim...
3 Mayıs 2010 Pazartesi

2 Mayıs 2010 Pazar
Hüma son günlerde sofrada hep bizi takip ediyor. Özellikle beyaz ve kırmızı şeyler yediğimizde bariz şekilde heyecanlanıyor. Yüzümüze
bakıp ağzını şapırdatıyor. E tabi hal böyle olunca evladını aç bırakıp kendi karnımı bi güzel doyuruyormuş gibi hissetmeden edemiyorum. Her ne kadar altı aya kadar hiçbir ek gıdaya gerek yok / almamalı deniyorsa da bugün bıdık hanım ekmeğin tadına baktı. Çok ama çok eğlendi. Umarım yemeklerimiz hep böyle neşeli olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)