4 Aralık 2013 Çarşamba

Sevgiyle büyümek vs sevgisiz büyümek... Hadi çöz bakalım...

Anne olduğum ilk andan beri tüm vaktim neredeyse çocuklarıma ait. Zaman zaman bundan şikayetçi olup hatta kriz anlarında halimi bir nevi tutsaklığa benzetsem de aslında çocuklarımla birlikte olmayı çok ama çok, gerçekten çok seviyorum.
Saat 04:26. Bunları Hüma biraz ileride uyurken yazıyorum. Az önce Bahattin Alp kendi kendine süt koymak için uyandı, mutfağa gitti. Balkonun ışığında sütünü koyup içti. Sonra da 'anne buyaaa yat' diye kendi  yastığını gösterip güzel başını yastığın kenarına koydu. Her zamanki gibi elleri yanaklarımda uykuya daldı. O uyuduktan sonra ellerini öptüm, öptüm, öptüm... Saçlarını kokladım, öptüm, sevdim... Öpüp koklamaya doyamadığımı düşünürken gözlerini açıp 'anne heni çok heviyooyum' deyip tekrar uyudu. Kalbim pır pır. Hani filmlerde aşık olunca midende kelebekler uçar derler ya, öyle böyle değil. Öyle üç, beş, yüz, bin kelebek değil... İçinde koca bir dünya var oluyor, dönüyor, deviniyor... Geceyle gündüz bir arada, kış ve bahar bir arada... İçinde denizler, okyanuslar, çöller... Çocuk sahibi olsun olmasın, evlat sevgisi yaşamayan herkese neredeyse üzülüyorsun. Öyle güzel... Keşke diyorsun onun da olsa kalbinde hem fırtına, hem sakin denizler... Kalemim, edebiyatım güçlü değil. Dili yok kalbimin deyip kapatayım. Anlatmanın imkanı yok zira... 
Diyeceğim başka bir şey...
Çok yakınımızın bir çocuğu var. Anne babası çok çalıştığı için, hatta sık sık iş seyahatlerine çıktıkları için anne babasını görmeden büyüyen bir çocuk... Bizimkilerle bir araya geldiklerinde Hüma da Bahattin Alp de yavru kedi gibi kalıyor. Ne yapsalar çocuğu oyunlarına alamıyorlar, onun oyunlarına giremiyorlar. Oyuncak kaçırmaya, vurup kırmaya oyun denirse tabi... Anne ve babası için kötü bir şey demeyeceğim. Onlar da dünya telaşında. Ama çocukları araya kaynıyor farkında değiller. 
Ben oğluna 'senden de babandan da nefret ediyorum' diye bağıran bir anne görüp korkmuştum. Bir gün Hüma ve Bahattin okula gidecekler. Böyle büyütülen birinin sıra arkadaşı olacak ve onunla günlerini geçirmek zorunda kalacaklar diye endişe etmiştim. Beteri de varmış. 
Hakan geçen gün öyle bir şey dedi ki şimdiden kendi kendime evhamlanıyorum. Bir gün çocuklar büyüyecek, böyle çocuklara aşık olacak, evlenecek... Sonra hem kendileri için hem kendi çocukları için sevgi bekleyecek dedi... Gel de uyu şimdi... 

6 Kasım 2013 Çarşamba

Benimki iki çocuktan beter...

Bu aralar sık sık duyuyorum bu cümleyi ve Crazy Friday'daki gibi bu cümleyi söyleyen anneyle bir günlüğüne yer değiştirmek istiyorum. İki çocukla hayatımın nasıl değiştiğini bilen bilir. Hatta ilk çocuğuna hamile bir arkadaşımın beni ziyarete geldiği gün sıpacıkları sakinleştiremeyip onlarla birlikte ağlamam var ki evlere şenlik... Eğer bir arkadaşınızın anne olmaya karar vermesinde sizin çocuklarınıza duyduğunuz aşk etkili olmuşsa, siz siz olun o hamileyken (yani artık çok geçse) onun yanında çocuklarınız yüzünden ağlamayın.

Neyse diyeceğim şu ki tek çocuğunuz asla iki çocuk kadar yorucu olamaz.
Çünkü tek ocuk asla;

- aynı anda evin iki yerine çiş yapamaz.
- aynı anda kucak isteyip sizi kucağınızda 35 kilo ve market poşetleriyle 300 metre yürütemez.
- aynı anda hem oyun isteyip hem de kucağınızda uyumaya çalışamaz.
- aynı anda hem sokak kapısına çıplak çıkıp hem salon halısına süt dökemez.
- aynı anda (siz dişlerini fırçalıyor zannederken) banyo halınıza şampuan şişesini boşaltıp hem ıslak parmağını prize sokamaz.
- aynı anda hem parka hem alt kattaki arkadaşına gitmeyi isteyemez.
- aynı anda hem hastanelik olup hem duvarlara tırmanacak kadar enerjik olamaz.
- aynı anda aynı oyuncakla oynamaya çalışıp birbirine giren iki kardeşin arasında kalma hissini size yaşatamaz.
- siz altını değiştirirken mutfaktaki çekmeceleri boşaltamaz.
- siz saçlarını yıkarken kardeşim boğulduuuuu diye çığlık çığlığa apartman kapısından bağırıp tüm komşuları başınıza toplayamaz.
- sevgili Duygu'dan ekleme: Tek çocuk asla çift kale maç yapamaz.


Konuyla ilgili şu yazımı da okuyabilirsin sayın okuyucu.






24 Ocak 2013 Perşembe

Birbirine benzeyen kardes araniyor!

Canlarim, cigerparelerim, minik farelerim...

Biliyorsunuz iki dayiniz var. Yani uc kardesiz. Ve birbirimize hic benzemeyiz. Sarisin yesil gozlu bir abi, bugday tenli ve ela gozlu diger abi, kahverengi sac ve gozlerle ben... Birimiz uzun, birimiz kisa, birimiz asiri zayif birimiz obezite sinirinda... Huylarimiz desen, alakamiz yok...

Oysa ben cocuklugumdan beri bayilirim bes metreden kardes oldugu belli olanlara:)

Minnaklarim, sizin birbirinize benzemenizi de cok isterdim. Cunku birbirine benzeyen ama cinsiyetleri farkli kardesler de tadindan yenmez. Amaaa... Hic alakaniz yok!

Dogdugunuz ilk gunden itibaren farkliydiniz.

Hüma beyaz, acik kumral ve ela gozluyken sen, oglum, kara gozlu ve oldukca esmersin. Dur bakalim kisa kisa yazalim... Hikayeye gerek yok...

Kizim bembeyaz, oglum kapkara.

Kizim 41 hafayi doldurduktan sonra dogdu. (Dogmasaydi artik karnimda kalmasi tehlikeli olacagindan ertesi gun sezeryana alinacaktim. Son gune kadar bekledi sipa! Oglumsa 36 haftayi doldurup solugu kucagimda aldi:)

Kizim normal dogumla, oglumsa (4kg, ters ve aceleci oldugu icin) sezeryanla dogdu.

Kizim dogar dogmaz ve ilk asilarinda hastaneyi inletti, oglumsa cok sakindi.

Kizim kesinlikle emzik kabul etmedi, oglum bayiliyor.

Kizim biberon kabul etmedi, oglum bayiliyor.

Kizimi iki saat boyunca emzirdigimi bilirim ama oglum birkac dakika karnini doyurup kucagimdan kalkiyor.

Kizim 9 aylikken pipetle ve normal bardaktan icebiliyordu. Oglum 14 aylik ama sadece biberondan icebiliyor. Bardaktan hâlâ icemiyor.

Kizimi emzirirken yakami tutardi alacakli gibi. Oglumsa yanaklarimi, saclarimi yuzumu oksayip gulumsuyor.

Kizim dogdugu ilk gunler surekli agladi, oglumsa ilk gunlerini uyuyarak gecirdi.

Kizim opulmekten hoslanmaz, oglumsa onu opunce kendini salip serbest birakir ve kikirdar.

Kizim yurudugunde 17 aylikti, oglum 11 aylik.

Kizim bebekligi boyunca kucagimda uyudu. Oglum kucagimda oldugunda uykuya dalamiyor.

Kizim 2 yasina kadar supurgeden korkup agladi, oglumsa supurgeyi o kadar seviyor ki en sonunda ses cikaran, toz toplayan oyuncak supurge aldik.

Kizim yemek konusunda hep seciciydi, ogluma yiyecek biseyler olsun yeter :)



***
ne demis atalarimiz?
TO BE CONTINUED 😊

6 Ocak 2013 Pazar

Ogle uykusu meselesi

Hem de ne mesele...
Hüma bir süredir ogleden sonra 14-15 gibi SIZIP aksama kadar uyuyor, uyandirmaya calisirsam kiyameti kopariyordu. Haliyle de gece uykusuna 00'dan once yatiramaz olmustuk. Oglum sabahin 6'sinda kalkiyor, eh arada doksan yuz kez emmek icin uyaniyor... Derken ben uykusuzluktan yari merhametli anne yari gozu donmus bir hortlak haline geldim. Arada tutarsiz davranmaya basladim. ... Ki bu tutarsizliklarim aynen Hüma'da da basgostermeye basladi. Bunun ustune iki karar aldim.
1- Hüma gerekmedikce ogle uykusu uyumayacak.
2- Hüma oyun grubuna baslayacak.
Bugun ilk kez ogle uykusu uyumadan 19:40'da kendi kendine yataga gidip uyudu. Yarin da anne kiz hazirlanip sectigimiz anaokuluna gidiyoruz. Bundan sonrasini her aksam kisa kisa yazacagim unutmamak icin. Hadi bakalim kolay gelsin :)


Blog Listem

Etiketler